“Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe kamil Mü’min olamaz” (Nesai, İman, 19)
Kendisine inananları ‘müslümanlar’ olarak isimlendiren (Hac, 78) Yüce Rabbimiz, mü’min erkeklerle mü’min kadınların birbirlerinin dostu olduğunu belirtmiş (Tevbe, 9/71) ve onları kardeş ilan etmiştir. (Hucurat, 10) Allah Rasulü (sav) ve ashabı da, hayatları boyunca, kardeşliğin gereğini yapmışlar ve en güzel örneklerini sunmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz, Müslümanların diğer Müslümanlarla ilişkisini, birbirine kenetlenmiş malzemeden oluşan bir binaya benzetmiştir. Buhari, Mezalim, 5 Bu teşbihiyle, nemelazımcılığı ve ferdiyetçiliği ortadan kaldıran Hz. Peygamber, “Siz, Müslümanları birbirlerine karşı merhamet, sevgi ve ilgi göstermede, bir uzvu rahatsızlandığında diğerleri ateş ve ağrıyla duyarlılığını ortaya koyan bir vücut olarak görürsünüz” Buhari, Edep, 27 ifadesiyle, Müslümanlar arası ilişkinin nasıl olması gerektiğini bir teşbihle anlatmıştır.
Müslümanların arasında bir kırgınlık vuku bulduğu zaman, “kardeşlerinizin arasını düzeltin” (Hucurat, 10) emri gereği kırgınlığın izale edilmesi; ardından da karşılıklı ziyaret, selamlaşma ve hediyeleşmekle dostluk ve kardeşlik duygusunun pekiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için Kutlu Nebi, “Hediyeleşin, çünkü hediyeleşmek sevgiyi artırır ve kalplerdeki kin ve nefreti ortadan kaldırır” buyurmaktadır (Taberani, Mu’cemü’l-Kebir, c.18, s.338).
Küçük mazeretlerle kendisini bu hukukun dışında gören, dolayısıyla sorumlu olmadığını düşünen Müslüman, tekrar düşünmelidir. Buna bigane kalanlar, dünyada Müslümanların yaşadığı zilletteki önemli rollerini görmeli ve varlığın temellerini dinamitlediğinin farkında olmalıdır.