Beden, tabiatına aykırı alımları yani beslenmeyi kusarak ya da sindirim yoluyla dışarı atarak kendi sağlığını korumaya çalışır. Bedenin dışa atamadığı nesneler, sindirim sistemini bozmakla işe başlar ve türüne göre sistemde kısmi zamanlı çöküntüye neden olur. Yanlışlara devam edilirse , sigarada olduğu gibi, bedende kalıcı rahatsızlıklar oluşturur. Bunlarda da tedavi edilebilecek düzey vardır, zamanı geçmiş, kaçınılmaz sonun görüldüğü aşamalar da. Temel sorun, sisteme zarar veren tabiata aykırı şeylerdir. Zira Allah’ın mükerrem eseri olan insan, iç içe geçmiş mükemmel sistemlerden oluşan mükemmel bir varlıktır. Kişinin dini hayatı da buna benzer. Kişinin takvası, ibadetleri iştah kabartan, haramları hatta şüpheli şeyleri ise tiksinti uyandıran şeyler olarak görür, uzak durur. Yaptıysa tevbe ederek kusar. Takvası günahlarına tepki vermiyorsa, dış müdahaleye ihtiyaç vardır.
Sağlıklı bir müslümanı, Abdest kıvama sokar, namaz arındırır. Oruç alışkanlıkları değiştirecek şekilde kulun yakın markaja alındığı yıllık kamp, hac ise mekanı değiştirmekle kalmayıp Sembolik kefeni de giydirerek Beytullah’ın önünde iç muhasebeyi kolaylaştıran bir imkan olarak önümüze çıkar. Aksaklıklar yani ısrarla sürdürülen günahlar ise bütünün işlemesini engelleyecek şekilde sisteme yansır. Sonunda İnanç ile ibadet, ibadet ile ahlak, ahlak ile adalet arasındaki ilişki koparılınca yani bütünlük bozulduğunda indirgemeci dindarlık başlar. Namazla fahşa aynı bedende arz-ı endam etmeye başlar. Hastalıklı bu oluşum, orijinali imkansız görür. Hatta kendisinin mutlak doğru olduğunu ispatlayacak araçlar oluşturur. Yeni bir kimlikle kendisini tanımlamaya başlar. Daha da vahimi bu algıyla dini metinleri yeniden inşa etme cüretini gösterir. Kur’an’ın bile aynı zihniyetle tercüme edilmesini zorunlu görmeye başlar. Yeni metni üreten zihniyeti, yeni metin, bire yüz veren Başak misali üretmeye devam eder. Özde başlayan ayrım küçük nedenlerle çatışmayı kolaylaştırır. En önemlisi de, bunun Din ve dindarlık olarak görülmesidir. İhtilafın nedeni görülemediği için tedavinin imkanı hayal bile edilememektedir. Bu durum, ümmetin geleceği adına Ümitleri karartmaktadır.
Çözüm, başkasına ayar çekmek yerine kişinin kendisini ıslah etmeyi önemsemesinde görülmektedir. Yani Dini, tebliğ etmek için değil, kendi islamını güzelleştirmek için öğrenme aşamasına geçmek gerekiyor.
Öğrendiğini hayata geçirerek İslamını güzelleştirmeyi önemsemesi içselleştirilmiş bir imanın göstergesidir.
Allah’ın dostlarının dostluğunu önemsemek ise, ümmeti inşa edecek sağlıklı bir dindarlığın tezahürüdür.