Kul Rabbini unuttuğunda, Rabbi de ona nefsini unutturacaktır. Bu ise arındırılması, dikkat ve emek isteyen nefsin, hoşnut edilmesi için her şeyin yapılmasını hatta esiri olmak gibi bir önceliği insana dayatacaktır. Şeytan sembolizmi ile aynı pozisyonda bulunan nefis, sahibinden Allah’ın istediğinden farklı hatta karşıt şeyler talep etmektedir. Küçük şeylerle başlayacak, şiştiği oranda talepleri de büyüyecektir. Bu nedenle özelde kul olabilmek, genelde ise ümmetin bir parçası olabilmek için onun kontrol altına alınması ve tezkiye edilmesi; dolayısıyla güçten düşürülmesi gerekmektedir. Ona uyarak hata yapıldığında da telafi edilme yoluna gidilmelidir.
Nefsin tezkiye edileceği ve iradenin ortaya konulacağı yani kulluğun gösterilmesi gereken alan, dünyadır. Bu nedenle Yüce Mevla dünyada bulunan her şeyi, insana hizmet etsin diye, insanı da kendisine kulluk etsin diye yaratmıştır. Kulluğun tezahür edeceği alan, mekân olarak yeryüzüdür; ancak dünya hayatının kendisi de aldatıcının oyun kurma alanıdır.
Hiçbir gücü olmayan nefse ve kula kul olmaktansa, her şeyin malikine kul olmak özgürlüğün kendisidir. Ne mutlu onlara!