Savaş ve bağımsızlık
Savaş istenmeyen bir durumdur. Ama barış savaşı göze alanların hakkıdır. Sadece savaşanlar özgürleşirler ve barış içerisinde yaşarlar. Egemen güçlere karşı Savaşı göze almak, göze aldığını hissettirmek bile işe yarar. Kendini esas görmeyen, değerlerini her şeyinin üstünde tutan, yani dinini, vatanını ve onurunu kaybettiğinde yaşamını anlamsız bulan, dolayısıyla onlardan başka kaybedecek bir şeyi olmayanlarla karşı karşıya gelenlerin vay haline.
15 Temmuz’u doğru okuyamayanlar, hazırlıklarındaki kusurlarını başaramamanın gerekçesi sanıyorlar. Bunun için püskürtüldüklerini düşünerek daha güçlü, daha risksiz ve kendilerince garanti gördükleri araçları kullanıyorlar. Bekleyecek zamanları yok. Zamanında Amerikan mandasını çıkar yol olarak gören işbirlikçi maraz zihinler, bugün mandanın talep edilmesini bekliyorlar. Buna zorlayacak yaptırımlar planlayan efendilerini alkışlıyorlar, alkışlamayanları da anlamamakla suçluyorlar. Tıpkı zamanında Mekkelilerin yaptığını yapıyorlar. O müşrikler için daralan zaman, küçülen dünya, çömezleri için de daralacak ve kendileri için aman dileyecek aracılar arayacaklardır.
Zafer inananlarındır. Sorgulanması gereken tek şey, neye, ne kadar ve nasıl inandığımızdır.